İş sağlığı ve güvenliği (İSG) konusunda son on yılda büyük bir atılım yapmış olsak da yolun başında olduğumuzu ve daha kat etmemiz gereken uzun bir mesafe olduğunu kabullenmek lazım.
İş sağlığı ve güvenliği konusundaki gelişimimizi değerlendirirken özeleştiri yaparak şu sorulara cevap bulmalıyız.
Sağlıklı ve kalıcı gelişim, ihtiyaç hissetmek ile başlar ve en sağlıklı değişim ihtiyacı tabandan gelir.
Taban, yani çalışanlar;
İş sağlığı ve güvenliğine inanıyor mu?
İSG’nin getirdiği kurallara uygun davranmak, çalışmak ve hatta yaşamak istiyor mu?
Yoksa amirlerden gelen baskı ile uymak zorunda mı kalıyor?
İşverenlerimiz,
İsteyerek İSG için kaynak ve zaman ayırıyor mu?
Güvenli bir çalışma ortamı tesis etmek, hedefleri arasında mı?
Yaptırımlardan kurtulmak amacı ile en asgari düzeyde, göstermelik tedbirlerle mi yetiniyorlar?
Çalışanlardan gelen talepleri, uyarıları dikkate alıyorlar mı?
Kanun yazıcı, devlet:
İSG konusunda gelişimi hızlandırmak, geliştirmek, kalıcı hale getirmek için cezadan başka bir argüman kullanıyor mu?
İSG’yi tabana yaymak, rekabet şartlarına ezdirmemek, adil ve sağlıklı bir çalışma hayatının altlığı yapmak için yeterince çaba sarf ediyor mu?
Devlet kurumlarında ki uygulamaları ile öncülük ediyor mu?
Başında ve toplumda:
İSG en az futbol, siyaset, flört programları kadar yer bulabiliyor mu?
İş Sağlığı ve Güvenliği sadece facialar sonrası mı akla geliyor?
Toplum bu konuda gelişime açık mı? İlgili mi?
Gerçekten İş Sağlığı ve Güvenliği kurallarını hayatına dâhil etmek istiyor mu?
Çözüme gitmek için soruyu, sorunu net bir şekilde belirlemeliyiz.
Sorulara cevabımız, İSG konusunda bulunduğumuz noktayı size net bir şekilde tarif edecektir.